Basak Köyü'nde bir aşk hikâyesi…
Bu fotoğrafı diğer benzerlerinden ayıran fark nedir acaba? Bunu ancak fotoğrafı çeken kişi görebilir. Çünkü bu fotoğrafı çeken kişi (yani ben) çekmekle yetinmemiş, bu yaşlı köylü çiftle mutlaka sohbet etmiş, dertlerini dinlemiş, ikramını kabul etmiştir.
Son dakika: Basak Köyü'nde bir aşk hikâyesi…
Yine sıradan bir fotoğraf… “Eşek sırtında hanımını götüren fedakâr eş” temalı az mı fotoğraf çekilmiştir. Bu fotoğrafı diğer benzerlerinden ayıran fark nedir acaba? Bunu ancak fotoğrafı çeken kişi görebilir. Çünkü bu fotoğrafı çeken kişi (yani ben) çekmekle yetinmemiş, bu yaşlı köylü çiftle mutlaka sohbet etmiş, dertlerini dinlemiş, ikramını kabul etmiştir.
Peki, nedir bu fotoğrafın hikâyesi? Sizi fazla merakta bırakmadan anlatayım.
Erkek kahramanımız Basak Köyü'nde “Çavuş” lakaplı İsmail Arayıcı… 81 yaşında, üstelik dizlerinden rahatsız… Bahçesi ile evi arasındaki mesafe tam 2,5 kilometre… Üstelik tırpan da omuzunda… Üstelik yokuş… Üstelik öğlen sıcağında… Üstelik 5-6 saat tırpanla ot biçmiş…
Sen bu halde kalkacaksın, hanımı Fatma teyzeyi eşeğin sırtına koyacaksın, kendin de yaya olarak yola düşeceksin. Bu nasıl bir sevgi, bu nasıl bir aşk, bu nasıl bir saygı… Ve bu nasıl bir fedakârlık?
Basak köyündeki antika eşyalarla süslü evin fotoğrafını çekerken, bir baktım aşağı yoldan tıpış tıpış geliyorlar. Aman Allahım, dedim, işte yakaladım, işte aradığım fotoğraf! Birden cep telefonunun kamerasını sola çevirdim. Ve herkesin gıpta ile helal olsun, diyerek seyredeceği görüntüleri işte bu şekilde kayda aldım.
Ya tepki gösterirlerse, ya bana kızarlarsa?
Kızmak mı?
“Köyümüze hoş geldin, yabancısın galiba, öğlen arası acıkmış ya da susamışsındır, gel bize gidelim, seni misafir edelim, Allah ne verdiyse yiyip içelim” demez mi Çavuş İsmail dayı… Leyla ile Mecnun gibi giderlerken, arkalarından öyle bakakaldım… Gıptayla, sevinçle… İçim bir hoş oldu… Yok, hayır, dünyada hâlâ iyi insanlar var, temiz aşk hâlâ yaşıyor, sevgi çiçekleri hâlâ açıyor, güzellik hâlâ dünyayı terk etmemiş, insanlık hâlâ ölmemiş… Sevda, tutku, muhabbet hâlâ hüküm sürüyor şu kirlenmiş dünyada, dedim…
Şöyle düşündüm, sanat bu galiba dedim, kimisi sevginin şiirini, romanını yazar, fotoğrafını çeker, resmini yapar, müziğini besteler, heykelini inşa eder, filmini çevirir, kimisi de bu sevgiyi yaşar ve yaşatır.
Selam olsun altın kalpli, hassas ve ince ruhlu, içi sevgi dolu karamanımız Çavuş İsmail Dayı'ya… Selam olsun Basak köyünün sakinlerine!
İsmail Dayı ve Fatma Teyze böyle mutlu, ben de bu mutluluğu belgelediğim için böyle mutluyum.
Alişan Hayırlı...