Dağ dağa kavuşmaz insan insana kavuşur...
Dağ dağa kavuşmaz insan insana kavuşur: 40 yıl sonra gelen tarihi buluşma
Dağ dağa kavuşmaz insan insana kavuşur:
40 yıl sonra gelen tarihi buluşma
Kayısı Festivali çerçevesinde düzenlenen (Benim de iki adet fotoğrafımın yer aldığı) Kayısı Fotoğrafları sergisinin açılış törenindeyim… Sanat Sokağı Sergi salonunda fotoğraflara bakarken arkadan bir el omzuma dokundu. Döndüm;
-“Siz Alişan Hayırlı değil misiniz?”
-“Evet, ben Alişan'ım ama sizi tanıyamadım, kimsiniz?”
-“Lise öğrencisi iken siz bana 40 yıl önce ödül vermiştiniz”
Tövbe estağfurullah, bu da nerden çıktı? Ben 40 yıl önceyi nerden hatırlayayım, üstelik deprem olmuş, yakınlarımız vefat etmiş, evlerimiz yıkılmış, biricik şehrimiz yok olmuş… Üstelik yaşlanmışım… Hafıza mı kalmış!
-“Ben Ahmet Faruk Yanardağ… 1984 yılında, 16 yaşındayken, Yenimalatya Gazetesi'nin düzenlediği “Okuma ve faydası” konulu kompozisyon yarışmasında birinci olmuştum. Siz de bana 19 Mayıs günü stadyumda ödülümü vermiştiniz.”
Aman Tanrım! 40 yıl önce ha! Gencecik bir gazeteci iken, hatta mesleğe başlayalı daha bir yıl olmadan, Yenimalatya Gazetesi'nin Yazı işleri Müdürü iken, liselerarası kompozisyon yarışması düzenlerken… Ödül alan bu çocuk o çocuk ha!
Karşımda kocaman bir adam!
Nasıl bir hafıza ki bu, 40 yıl önceyi hatırlıyor ve beni gelip burada buluyor?
Ve ömür nasıl da su gibi gelip geçmiş, sanki daha dün gibi… Evet, nasıl hatırlamam, O tarihte, 1984 yılında sadece 1 mahalli gazete var, adı da Görüş… İkinci olarak biz çıktık: Yeni Malatya gazetesi… Toplasanız bu iki gazetede çalışan muhabir sayısı 10'u geçmez... Küçücük bir şehir, küçücük bir basın…
Hey gidi günler hey!
Ben de askerden yeni gelmişim, hayatımın ilk işyeri Yenimalatya olmuş… Sonra da hayatım boyunca mesleğimi değiştirmedim, hep gazetecilik ve basın… Görev yerim değişse de… Belediye, gazeteler, TV'ler…
Sarıldım, bana gençliğimi hatırlatan, hem gençliğimi hem de en hızlı muhabirlik dönemimi hatırlatan adama… Bir an kendimi zaman tünelinde 40 yıl geriye giderken buldum. O saf, temiz ve idealist gazetecilik dönemine uçuverdim.
Ben daha 10 yaşında başlamıştım kitap okumaya, 15 yaşına geldiğimde Rus ve Fransız klasiklerinin çoğunu okumuştum. Sonra Türk Edebiyatı'nın klasiklerini…
Okumaya olan düşkünlüğümün bir mükâfatıydı belki de bana nasip olan meslek: Gazetecilik… O yüzden muhabirliği kısa zamanda kavradım ve meslekte başarılı oldum. Gazetecilikte daha 5. yılımı doldurmadan kendimi Belediye Basın Müşaviri olarak bulmuştum.
Yenimalatya Gazetesi'nde düzenlediğimiz ve Ahmet Faruk Yanardağ'ın birinci olduğu yarışmanın konusunun neden “Kitap okumak ve faydaları” olduğunu anlamışsınızdır. Peki, bu yarışmanın o tarihte jüri üyesi kimlerdi, biliyor musunuz?
Romancı Hasan Hüseyin Karataş (Hüseyin Karatay), Cumali Ünaldı (Şair) ve benim liseden edebiyat öğrenmenim Rahmetli Cemil Bayazit hocam… Bir de ben. Peki, o tarihte 16 yaşında olan ve yarışmada birinci seçilen Ahmet Faruk Yanardağ, nasıl oldu da beni 40 yıl sonra, Kayısı Festivali Fotoğraf Sergisi salonunda bulmuştu?
Malatya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcılığı görevine atanmış… Malatya'ya gelir gelmez beni sormuş… Gökte ararken yerde buldum dedi… Bulamaz, çünkü ben sürekli dağlarda, köylerde, yaylalarda ve bulutların üstündeyim. Şehre pek az inerim. O gün şehre iniş günümdü ve mutlu bir tevafuk günüydü.
Dağ dağa kavuşmaz ama insan insana kavuşur… Sonra oturduk koyu bir sohbete daldık, o yıllardan sonra kimin hangi coğrafyalara savrulduğunu, kaderin bizi nerelere sürüklediğini konuştuk. Sonra o tarihteki siyah beyaz fotoğrafları bulup çıkardım, sanki dünyalar bizim oldu. İşte dedim, bak, 16 yaşındaki gençlik çağın! Ahmet Faruk duygulandı, gözleri doldu ve 40 yıl önceki hatıranın ağırlığı altında tatlı bir rüyadaymış gibi dalıp gitti.
Ahmet Faruk, demek ki boşuna birinci olmamış… Kader onu İstanbul'a atmış, önemli gazete ve basın kuruluşlarında çalışmış, bir dönem İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın basın müşavirliğini yapmış… Şimdi de kendi memleketine hizmet etme fırsatını yakalamış, “Ömrümün sonunda memleketime vefa borcumu ödeyeceğim, tecrübelerimi, birikimimi ve bütün enerjimi Malatya'ya, bu yıkık kente harcayacağım” diyor.
Hoş geldin Ahmet Faruk! Allah yar ve yardımcın olsun!
O gün bir ödül kazandın, umarım şimdi de şehrimize güzel hizmetler yaparak bütün Malatya halkının, hemşerilerinin takdirini kazanırsın.
------------------------
Fotoğraf notu: Ödül alan lise öğrencileri arasında yarışmada üçüncü olan Ömer Muhammed Soysal da bugün Amerika'da Southeastern Louisiana University'de Bilgisayar Bilimleri Bölümünde Associate Professor (Doçent Doktor) olarak Yapay Zekâ alanında çalışmaktadır. Malatya'mızın yetiştirdiği güzide evlatlarından biridir. Ortadaki kız öğrencinin ise izini kaybettim, nerede ne yapıyor bilmiyorum, şimdi 56 yaşlarında belki de anneanne ya da babaanne olmuştur.
**************
İkinci Not: 40 yıl sonra gelen bu sürpriz buluşmanın yazısını kaleme alıp tam yayınlayacağım sırada, bir gün sonra haber aldım ki, Ömer Muhammed Soysal Amerika'dan Malatya'ya gelmiş oğlunun düğününü yapıyormuş. Hemen aradım, gel yarışma arkadaşınla sizi bir araya getireyim, dedim. İşte bu tarihi buluşmanın renkli fotoğrafı…