Bir tarihi konak, bir tarihi adam
Sevgili dostum Bülent Korkmaz’ın sosyal medya sayfasından okudum: Hamdi Dayı (94) vefat etmiş… Kara haber tez ulaşır, derler…
6 Şubat depremlerinin yıktığı, tarihi evleri yerle bir ettiğinden sonra tarihi şahsiyetler de bir bir aramızdan ayrılıyor. Yeşilyurt, depremler ve ölümlerle birlikte tarihin en dramatik dönemini yaşıyor. Yeşilyurt’u Yeşilyurt yapan bütün canlı cansız değerlerimiz hızla çekilip gidiyor hayatımızdan… Zaman artık hüzün zamanı, acılar katlanarak büyüyor.
Asırlık evler 6 Şubat’a dayanamadı, asırlık tarihi şahsiyet Hamdi Dayı da ölüm meleğine teslim oldu.
Hamdi (Karakütük) dayımız, Yeşilyurt (Çırmığtı) ilçemizin simge isimlerinden, tarihi figürlerinden biriydi. 6 Şubat depremine kurban verdiğimiz tarihi Karakütük Konağı ile özdeşleşmişti adeta… Yeşilyurt’a her gidişimde mutlaka bu konağa uğrar, Nergis teyze ile oturur sohbet eder, orada huzur bulur, bütün yorgunluğumu unutur, bir bardak ayran ile kendime gelirdim. Hamdi Dayı’yı da görürsem mutlaka fotoğrafını çekerdim. Giyim kuşamı, şalvarı, kehribar tespihi, beyaz parlak ayakkabıları, kuşağı ve endamı ile sanki yaşam müzesinden, tarih ötesinden fırlayıp gelmiş eski zaman adamı gibiydi… Otantik kıyafeti ve Çırmığtı şivesiyle Yeşilyurt sokaklarında gezer, törenlere ve şenliklere katılırdı. Yeşilyurt’un bir asır önceki geleneksel erkek giyim kuşamını yaşatıyordu.
Az konuşurdu. Konuşmasına da gerek yoktu, çünkü asaleti, duruşu, kıyafeti yeteri kadar konuşuyordu.
Önce 6 Şubat depremi Karakütük Konağı’nı aldı götürdü. Bu tarihi konağın şimdi yerinde yeller esiyor, anılarla beraber yıkılıp gitti. Yaşına rağmen gayet sağlıklı ve dinç görünen, asla arabaya binmeyen, sürekli yürüyen Hamdi Dayı belki de bu evin yıkılışıyla birlikte çöktü, kendisi de yıkıldı. Dayanamadı, belki de bütün hatıralarının yaşadığı bu konak onu da ruhen çökertti. Kim bilir belki de çok hastalandı.
Ölüm haberini aldığım zaman içim “cız” etti. Sanki iğne batırılmış gibi ruhum incidi. O tatlı, hoş sohbeti, babacan tavrı ve yöresel kıyafeti gözümün önünden film şeridi gibi geçti. İnsanı mutlu eden, kendi geçmişi ve anılarını hatırlatan evlerin ve insanların ölüp gitmesi nasıl koyuyor insana…
Ne çare… Doğum nasıl doğalsa, ölüm de öyle doğal… Ama gel gör ki ölüm gerçeğini kabullenmek çok zor. Neyse ki ölümü şirin gösteren şairin dizeleri teselli veriyor bize:
“Kapı kapı, yolun son kapısı ölümse;
Her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse!
O demde ki, perdeler kalkar, perdeler iner,
Azrail’e hoş geldin, diyebilmek de hüner...”
(Necip Fazıl Kısakürek)
Şu fani dünyaya bir hoş seda bırakıp gitti Hamdi Dayı… Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun, sevenlerine ve yakınlarına sabır versin.
Alişan Hayırlı