Eski tadımız yok kar
Yağsan da ne kadar
Hoş geldin kar.
Hoş geldin sefa geldin de, nicedir halimiz, sorar mısın hiç?
İnce ince, sessiz sedasız, yumuşacık inersin de yeryüzüne, 6 Şubat’tan bu yana neler yaşadık, neler çektik bilir misin hiç?
Seni özledik, geç de olsa geldin, fakat eskisi gibi sevinemiyoruz, küstük sana kar!
İçimizde buruk bir sevinç, gözyaşlarıyla karşılıyoruz seni,
Çünkü 6 Şubat deyince senin lapa lapa yağışını, lapa lapa yağış deyince 6 Şubat’ı hatırlıyoruz.
Artık sen bize eskisi gibi şevk ve heyecan vermiyorsun kar, üzgünüm ama bizim için kar eski kar değil, eski beyaz değil, eski bayram değil…
Eski tadımız yok kar, eski coşkumuz da yok,
Senden adam da yapamıyoruz…
Çocuklarımız korkuyor, deprem olur diye…
Yine de hoş geldin, başımızın üstünde yerin var.
Yağ yine lapa lapa,
Fakat yüreğimizi soğutur, içimizdeki yangını söndürebilir misin?
Pencereden bir noktaya saatlerce bakıp gözlerinden yaş damlayan bir depremzedenin acılarını dindirebilir misin?
Annesini babasını kardeşlerini, evlerini, eşyalarını, işlerini, şehrini kaybetmiş depremzedenin kapkaranlık dünyasına bir nebze olsun beyazlık katabilir misin?
Bağışla bizi kar, senin kusurun yok, 6 Şubat sabahında depremle birlikte kapımızı çalmış olmanı unutamıyoruz.
Kar’la deprem iç içe girmiş, kar demek deprem, deprem demek kar diye kalmış aklımızda… Lapa lapa yağan bir karlı gecede vurmuştu bizi 7.7… Belki de ondandır sana olan kırgınlığımız…
Yoksa hiç sevilmez misin?
Sen yine de aldırma bize, yağ yağabildiğin kadar,
Belki enkazımızın üstünü örter görmeyiz,
Belki yüreğimizdeki acılar senin gibi yumuşacık olur, hafifler…
Yağ sen kar yağ, aldırma bizim sitemimize!
Bizde ne akıl kaldı ne de izan!
Ne varsa götürdü bizden 6 Şubat