Tarih, zulüm ile abad olunmayacağını, zalimlerin sonlarının berbat olduğunu anlatır da anlatır. İşte bizim dönemimizden, gelecek nesillere aktarılacak yeni anlatıların şahitleri de ne yazık ki bizler olduk. İçimiz yana yana şahit olduk.
15 Mart 2011'den beri daha çok özgürlük isteyen kendi vatandaşlarını bombalayan her türlü insanlık dışı işkenceyi yapan tarihin en azılı diktatörlerinden biri olan zalim Esad’ın kaçışını izledik. Kaçarken sadece enkaz bırakmadı, ortaya çıkan toplu mezarlar hapishaneler gösterdi ki insanlık yine geç kaldı ve bu zulme ortak oldu. İnsanlık olarak bir zulmü daha engelleyememenin utancını bıraktı bizlere…
Suriye yeni yönetimi, dil, din mezhep ayrımı yapmadan eski yönetim atıklarından şebbihalardan hesap sorarak, en önemlisi de toprak bütünlüğü de koruyarak güçlü bir devlet olmak için mücadele etmelidir. Toprak bütünlüğünü korumak için öncelikle kuzeyde bulunan PKK nın Suriye’deki uzantısı YPG ve PYD’nin silahlı unsurlarını topraklarından çıkararak güçlü devlet olma yolundaki en büyük engeli aşmış olacaktır. Ülkemiz Esad’ın zulmünden ve işkencelerinden kaçarak ülkemize sığınan Suriye halkına sağlamış olduğu imkânlarla ve kucaklayıcı tavrı ile tarihte olduğu gibi mazlumların yanında durarak bu imtihandan da alnın akıyla çıkmıştır. Suriye halkı Türkiye'nin ve Türk milletinin kendisine sunduğu imkanları ; kucaklayıcı tavrını tarih boyunca unutmayacaktır. Hükümet iç siyasetteki eleştirilere ve seçim kaybetme riskine rağmen hiçbir şekilde Suriye politikasından vazgeçmemiş , Suriye halkının direniş ordularını destekleyerek Suriye’nin özgürleştirilmesinde aktif rol oynamıştır. Bugün artık Suriye’de Hama’nın Humus’un Halep’in Aylan bebeğin intikamı alınmış Emevi camisi de özgürleştirilmiştir.İran ve Rusya'nın her türlü desteğine rağmen Şam rejiminin yıkılması Ortadoğu için plan yapan bütün aktörlerin planlarını gözden geçirmesine sebep olmuştur. Türkiye gelişen savunma sanayisi ve bölgedeki uyguladığı doğru politikalar sonucu Suriye’nin yeniden yapılanmasında söz sahibi olduğu gibi Ortadoğu da da en büyük aktör haline gelmiştir.
Suriye’nin ; ağır imtihanın sonunda daha güzel günler yaşayacağına dair umudum her geçen gün artmaktadır.
Suriye’nin özgürleşmesi 17 Ekim 2023 den beri sahipsiz kalan Gazze’nin de özgürleşmesine sebep olacaktır.17 Ekimden beri soykırım yapan hastaneleri okulları çadırları bombalayan kadın çocuk yaşlı ayrımı yapmadan sivilleri diri diri yakan katil devlet İsraillinde sonunu hızlandıracaktır. Bu soykırıma ortak olan askeri destek veren başta ABD ve Avrupa ülkeleri sessiz kalan Sivil toplum kuruluşları insan hakları savunucuları gelecek nesillere bunu nasıl anlatacaktır. Bölgesindeki bu soykırıma bana dokunmayan yılan bin yaşasın anlayışıyla görmemezlikten gelen Arap devletçikleri de bu soykırıma ortak olmuştur. Katil Siyonist Terör devleti İsrail unutmamalıdır ki , Humus ’un Halep’in Hama’nın intikamı alındığı gibi Rim’in ,Halid Nebhanın ve ismini yazamadığım soğuktan donan bebeklerin ve binlerce masum Gazellinin intikamı da alınacaktır. Gazze’yi yakıp yıkan savaş suçu işleyen bu katil devlet ve yöneticileri bunun hesabını er yada geç verecektir. Gazze halkı 15 ay boyunca soykırıma uğradı ve 45 binden fazla şehit verdi. Gazze halkının gösterdiği direniş destanı yüzyıllar boyunca unutulmayacaktır.
Gazze’de Ateşkeste olsa yüzyılda geçse akan bunca masum kanın hesabı sorulacaktır. Önce Şam sonra Kudüs sloganının sadece bir slogan olmadığı Türk devlet politikasının bir parçası olduğu bilinmelidir. Türk milletinin ve Türk ordusunun tarih boyunca beklenen ordu olduğu ; her zaman mazlumların yanında yer aldığı unutulmamalıdır. Türk milletinin Gazze'ye olan hassasiyeti sadece Müslüman olduğumuz veya Müslüman oldukları için değil insan olmanın gereğidir.
Gazze; insanlığın imtihanıydı, insanlık kaybetti ama Yaratanın başta zalimler olmak üzere sessiz kalan herkese yaptırımı yakındır diye umudumu yüksek tutup, dualarımla destekliyorum.
Bolu Kartalkaya’da meydana gelen yangında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, aileleri ve yakınlarına başsağlığı diliyorum. Yaralanan vatandaşlarımızın en kısa sürede sağlıklarına kavuşmalarını temenni ediyorum.
Adına felaket dediğimiz ne çok şey oldu son zamanlarda…
Çok insanımızı aldı hayatımızdan…
Yangın, deprem …
Hepsinde can kayıpları her felaketten sonra bir düzelme olur ders alacağımızı sanıyoruz ama her seferinde başımıza daha beterleri geliyor…
Çok yazık… Ne zaman öğreneceğiz insan hayatının kıymetini…
Yangın devam ederken kayak yapanların olduğunu öğrendiğimde yine insanlığımdan utandım. Sahi biz ne ara bu kadar duyarsız ve merhametsiz bir toplum olduk…
Ancak bu kadar güzel anlatilir ellerine yüreğine sağlık
Yüreğine ,kalemine sağlık Mehmet bey,çok samimi ve içten duyguların dışa vurumu,
Kaleminize sağlık, merhamet duygumuzu hatırlamamız dileğiyle ..
Bir yazı ancak bu kadar içten ve samimi olabilir teşekkür ederiz
Kaleminize ve yüreğinize sağlık Mehmet bey duygularımıza tercüman olduğunuz için sizi tebrik ediyorum.
Mehmet bey, yazınız; Malatya'nın içli köftesi gibi olmuş. Değindiğiniz konular yüreklerde yarası halen açık konular. Ve siz bu konuları içli köfte gibi çok "içli" ve sıkılmadan okunacak şekilde "leziz". Teşekkürler. Devamı ne zaman?
Duygularımıza tercüman olmuşsun çok teşekkürler tebrik ederim Mehmet by
Yazılarınıza duygularınızı ve düşüncelerinizi kattığınız için teşekkürler.
Çok güzel yazmışsınız. Kaleminize sağlık
Yazınızda b konulara değindiğiniZ için teşekkürler toplumun sizin gibi bilinçli insanlara ihtiyacı var .
Kaleminize sağlık , hepimizin dile getirdiği bu konuları sizlerinde kaleminden okumak , ortak payda da buluşmak farkındalığımız arttırdı.
Üstad kaleminize, yüreğinize sağlık. Beğenerek takip ediyoruz yazılarınızı
İçinde yaşadığımız bu dönemi bu kadar güzel anlattığınız için teşekkürler ederim. Yazılarınızda yaşananları derin üzüntüyle karşıladığınızı ve bu üzüntüyü hissettiğinizi fark ettiriyorsunuz. Bir sondaki köşe yazınızı merakla bekliyorum.
Kalemine yüreğine sağlık. İllaki bu zulmün hesabı sorulacak ama bu hesabı aymazlığı, gafilliği ve vurdumduymazlığı yüzünden Allah'a hesap verecek bizler tarafından mı olur? Sanmıyorum. "Himmete muhtaç dede gayrıya nasıl himmet ede" demiş büyüklerimiz. Allah bizleri affetsin. Ölenler şehadet şerbeti içti, seyirci kalan bizler utancımızla yaşayalım şimdi.
Mehmet hocam kalemine, yüreğine sağlık.