
Malatya'nın Nazlı Gelini
Melahat Sengir
Malatya'nın Nazlı Gelini
Malatya'nın nazlı gelini, kayısı çiçeği... Soğuktan ürker, rüzgar değse incinir. Güneşin ilk ışıklarıyla hemen aldanır, açar narin beyaz taç yapraklarını. Bu yıl da erkenden kandı, güneşe aldanıp açtı çiçeklerini..
Bu sabah, nazlı gelinin üzerine beyaz bir örtü serildi. Karlar, narin yaprakların üzerine usulca yağarken, kayısı çiçekleri sanki bir gelin gibiydi. Beyaz gelinliğiyle, baharın müjdecisi olarak çıkmıştı ortaya. Ama kış, nazlı gelini kıskanmış, beyaz gelinliğinin üzerine bir de kar serpiştirmişti.
Malatya'nın toprakları, bu nazlı gelinin yuvasıydı, yıllardır bu topraklarda büyümüş, serpilmişti. Her bahar, Malatya'yı beyaz bir gelinliğe büründürürdü. Ama bu yıl, kışın sürpriziyle karşılaşmıştı.
Kayısı çiçekleri, karın altında titrerken, Malatya'nın insanları da endişeyle izliyordu bu durumu. Nazlı gelinlerine bir şey olmasından korkuyorlardı. Ama biliyorlardı ki, kayısı çiçekleri güçlüydü. Karın altında bile direnir, bahara yeniden merhaba derlerdi.
Çiçeklerin beyaz taç yaprakları, kar tanelerinin altında hafifçe titrerken, Malatya'nın insanlarının yürekleri de heyecanla çarpıyordu. Malatya'nın nazlısı, baharın ilk müjdecileri olarak toprağın uyanışını kutlarken, gökyüzünden süzülen kar taneleri de onlara eşlik ediyordu. Beyazın en saf iki tonu, bir arada dans ediyordu sanki. Kar taneleri, narin kayısı çiçeklerinin üzerine düşerken, karın altında bile direnerek, baharın zaferini müjdeliyordu çiçekler…
Kayısı çiçekleri, Malatya'nın simgesiydi. Nazlı, narin ama bir o kadar da güçlüydüler. Tıpkı Malatya'nın insanları gibi... Onlar da zorluklara karşı direnir, her zaman umutla baharı beklerlerdi...
Karın altında, dimdik ayakta duran çiçekler sanki 'Biz buradayız, bahar gelecek' der gibiydiler. Bu asil duruş, Malatya'nın insanlarına da umut veriyordu.