
Ah Şu Türküler!
Yasin Övüt
Ah Şu Türküler!
Bir türkü bir türküden ne kadar fazlasıdır çoğu zaman. Canınız sıkılmıştır, keyfiniz yokturdur oturmuşsunuzdur bir yerde 2 çay söylemişsinizdir.
Birisi Açık...
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni dersiniz. Cemal Süreyya bir dokunur geçer kalbinizin bir köşesine.
O sırada bir türkü başlar.
"Seher vakti çaldım yarin kapısını
Baktım yarin kapıları sürmeli
Boş bulmadım ortağının yapısını
Çıka geldi bir gözleri sürmeli..."
Türkünün içindeki bir sözle beraber uçar gider bütün gasved, bütün dert, bütün gam. Çay tatlanır şeker atmaksızın. Bir türkü ne kadar fazlasıdır çoğu zaman.
Gönül gurbet ele varma/Ya! varılır, ya! dönülür, ya! dönülmez/Her güzele meyil verme ya! sevilir, ya! sevilmez der. Ve sizi sevmemeniz gerekirken sevmek durumun da kaldığınız birinden çeker alır bir türkü, yada iftahar eder içten içe.
"Şu yaşadığın dünya varya
Şu hayat varya...
Koca bir gurbetten ibaret
Cancağızım..." der oturur kalırsınız.
Canınız sıtkındır tadınız yokturdur. Taşa verdim yanımı, toprak emdi kanımı. Azrail'e can vermezdim, canan aldı canımı deyiverir bir türkü.
" Ölmeden evvel ölünüz. " Hadis'i Şerif-i gelir yakalar sizi kalbinizden.
Yunus'ca seslenirsiniz türkünün geldiği tarafa doğru.
Ölen hayvan imiş, Aşıklar ölmez dersiniz.