
Doğrulukla Kaybetmeyi Göze Alabilme Ahlakı
Yasin Övüt
Doğrulukla Kaybetmeyi Göze Alabilme Ahlakı
İnsan, dünya sahnesinde hakikatin ağırlığını omuzlarında taşır. Kimi zaman bu yük, sırf doğruluktan ayrılmamak için sessizce kaybetmeyi göze almanın bedeliyle tartılır. Ne var ki, eğilip bükülmeden, menfaate teslim olmadan hakikatin ardında durmak; insanlık onurunun belki de en yüksek mertebesidir. Zira doğruyu söylemek, çoğu zaman bir çiğ tanesi gibi hafif durur dilde ama omuzlarda dağ gibi bir yük bırakır.
Oysa insanın kalbinde yer eden hakikat, çıkarların, ihtirasların ya da aldatıcı kazançların çok ötesindedir. Edep ehlinin yolunda, kazancın ölçüsü para pulla değil; doğrulukta sebatla, vicdanın sükûnetiyle tartılır. Çünkü kazanan her zaman haklı değildir ve haklı olan her zaman kazanmaya mecbur değildir. Bazen, doğruluk uğruna kaybetmek; kaybedişin değil, ruhu kirden arındıran bir kazancın ta kendisidir.
Bir insan, haksız kazançla dolu bir dünyada doğruluğa tutunmayı seçtiğinde, belki elinden bazı fırsatlar kayıp gider. Ancak vicdan denilen o sessiz tanık, insanı rahat bırakmaz; eğri bir yoldan elde edilen kazancın sevinci yoktur. Hak yolunda kaybetmek, belki de insanı en çok insan yapan erdemlerden biridir.
Eskiler, “Yiğit odur ki, hakkı tutup kaldırır” demiştir. Bu söz, doğrulukla kaybetmeyi göze almanın bir nişanesidir. Çünkü her doğruluk sınanır; ya menfaatin cazibesine ya da toplumun yanlış kabullerine karşı. Hakikatin yanındaki duruş, bazen yalnız bırakır insanı, bazen dostların gölgesinden mahrum eder. Fakat doğru olmak, yalnız kalsa da insanı haysiyet sahibi kılar.
Bir köşe başında yitirilen fırsatlar, hakikate sadık kalındığında kalpte bir huzura dönüşür. Çünkü hileyle kazanılan zafer, yastığa baş koyduğunda insanın ruhunu kemiren bir suskunluktur. Ne büyük bir fazilettir ki, hak uğruna kaybetmeyi göze alanlar, insan olmanın özüne sadık kalırlar.
Belki de bu yüzden doğrulukla kaybetmeyi göze alabilmek, kaybetmenin en onurlu hâlidir. Zira dünyada her şeyin hesabı tutulmaz; ama vicdan, doğruluk terazisinde tartılır ve adaletin tartısı hiç şaşmaz. Bu bilinçle yürüyenler için doğrulukla kaybetmek, zahiren kaybediş ama hakikatte bir zaferdir. Ve unutulmamalıdır ki, doğrulukla kaybetmeyi göze alamayanlar, er ya da geç kendilerini kaybeder.